temizletme

listen to the pronunciation of temizletme
Türkisch - Englisch

Definition von temizletme im Türkisch Englisch wörterbuch

temizle
{f} clean

She helped her mother clean the house. - Annesinin evi temizlemesine yardımcı oldu.

Every Saturday we clean the whole house. - Her cumartesi bütün evi temizleriz.

temizle
(Bilgisayar) clear log
temizle
(Bilgisayar) wash out
temizle
(Bilgisayar) cleanup

Cleanup will cost millions of dollars. - Temizleme, milyonlarca dolara mal olacak.

temizle
(Bilgisayar) erase
temizle
{f} swab

I clean my ears using cotton swabs. - Pamuklu çubuklar kullanarak kulaklarımı temizlerim.

temizle
{f} purging
temizle
expurgate
temizle
cleanse

He cleansed the wound before putting on a bandage. - O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.

The Europeans hired an exorcist to cleanse their continent of demons. - Avrupalılar iblislerin kıtasını temizlemek için bir cinci hoca tuttu.

temizle
{f} clearing

Tom started clearing the table. - Tom masayı temizlemeye başladı.

Thanks for clearing that up. - Onu temizlediğin için teşekkürler.

temizle
make clean
temizle
remove dirt
temizle
{f} expurgating
temizle
remove the contamination
temizle
scour out
temizle
{f} swabbing
temizle
cleaning

After cleaning the dishes, I rinse them. - Bulaşıkları temizledikten sonra, ben onları durularım.

Several students have gone home without cleaning the classroom. - Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.

Temizle
clean up

I'll do your shopping, clean up the house, and cook your dinner for you. - Ben, sizin için alışveriş yapacağım, evi temizleyeceğim, ve akşam yemeği pişireceğim.

I don't wanna clean up dog shit. - Ben köpek boku temizlemek istemiyorum.

temizle
flush

Remember to flush the toilet. - Tuvaleti temizlemeyi unutma.

Tom forgot to flush the toilet. - Tom tuvaleti temizlemeyi unuttu.

temizle
hoover
temizle
{f} clear

She will clear the table of the dishes. - O, bulaşık masasını temizleyecek.

He cleared his throat, and said:I love Tatoeba!. - Boğazını temizledi ve Ben Tatoeba'yı seviyorum! dedi.

temizle
cleansing
temizle
decontaminate
temizle
cleansed

He cleansed the wound before putting on a bandage. - O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.

temizle
cleaned

I just cleaned my room. - Ben az önce odamı temizledim.

She cleaned her room in a hurry. - O aceleyle odasını temizledi.

temizle
scourout
temizle
disinfest
temizle
delouse
temizle
scour#out
temizle
fillet
temizle
{f} purge
temizletmek
to have (someone) purify (water, air, etc.)
temizletmek
slang to have (someone) clean out or rob (someone, a place)
temizletmek
to have (someone) clean (something, someone)
temizletmek
to have (someone) clean, gut, or dress (fish, game, etc.)
temizletmek
(Konuşma Dili) to have (someone) eat up or polish off (food)
temizletmek
(Konuşma Dili) to have (someone) finish (something)
temizletmek
(Konuşma Dili) to have (someone) get rid of or eliminate (something)
temizletmek
slang to have (someone) kill (someone), have (someone) bump (someone) off
Türkisch - Türkisch
Temizletmek işi
temizletmek
Temizlemek işini yaptırmak
temizletme
Favoriten