Bununla ne demek istediğini bana söyleyebilir misin?
- Can you tell me what you mean by that?
Bize ne demek istediğini söyle.
- Tell us what you mean.
O, eşine gerçeği anlatmakta tereddüt etmedi.
- He didn't hesitate to tell his wife the truth.
Tom'un sağlık problemlerini sana anlatmak etik olmazdı.
- It would be unethical for me to tell you about Tom's medical problems.
Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:Sen kedi çalıyorsun!.
- It appears that my husband is cheating on me with my friend. I want to tell her: You thieving cat!.
Sana önemli bir şey söylemek istiyorum.
- I want to tell you something important.
İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
- The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
Bazen doğruyu yanlıştan ayırt etmek zordur.
- It is sometimes hard to tell right from wrong.
Kimin gerçeği söylediğini anlamak zordur.
- It's hard to figure out who's telling the truth.
Neden bize seninle kimin gittiğini anlatarak başlamıyorsun?
- Why don't you start by telling us who went with you?
Bütün gece hayalet hikâyeleri anlatarak uyanık kaldık.
- We stayed awake all night telling ghost stories.
Hiç Fransızca fıkra anlatmayı denedin mi?
- Have you ever tried telling a joke in French?
Tom fıkra anlatmada iyidir.
- Tom is good at telling jokes.
Lütfen adresini bana söyle.
- Please tell me your address.
Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?
- Can you please tell me what time the train leaves?
Onu dolaylı olarak anlatıyorsun, değil mi?
- You are telling it second hand, aren't you?
Daha sonra ne olacağını anlatmak yok.
- There is no telling what will happen next.
Bilmek istediğin her şeyi sana söyleyeceğim.
- I'll tell you everything that you want to know.
Bilmek istediğin her şeyi sana söyleyeceğim.
- I'll tell you everything you want to know.
Ne olacağını tahmin etmek mümkün değil.
- There's no telling what'll happen.
Ne olacağını tahmin etmek mümkün değil.
- There is no telling what will happen.
Ne zaman hastalanacağımızı söylemek imkansız.
- There is no telling when we will fall ill.
Yalan söylemek çok kötü bir alışkanlıktır.
- Telling lies is a very bad habit.
And in his lap a masse of coyne he told, / And turned vpsidowne, to feede his eye / A couetous desire with his huge threasury.
Please tell me the time.
Tell him to go away.
He seems to like to tell lies.
I want to tell you a story.
Cherry looks old, Mergenthaler told himself. His age is telling. Querulous — that's the word. He's become a whining, querulous old man absorbed with trivialities.
Time will tell what became of him.