Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
- He wanted my permission to use the telephone.
Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
- She wanted my permission to use the telephone.
Tam sana telefon etmek üzereyken senin telgrafın geldi.
- Your telegram arrived just as I was about to telephone you.
En iyi şey ona telefon etmektir.
- The best thing is to telephone her.
En iyi şey ona telefon etmektir.
- The best thing is to telephone her.
Yarın Tom'a telefon etmeyi ve ondan yardım istemeyi planlıyorum.
- I plan to telephone Tom tomorrow and ask him to help.
Tom alısün ahizesini alıp kulağına koydu.
- Tom picked up the telephone receiver and put it to his ear.
Bir saat önce telefon eden adam Frank idi.
- The man who telephoned an hour ago was Frank.
Polise telefon eden Mike idi.
- It was Mike that telephoned the police.
Telefonlardan hiçbiri çalışmıyor.
- None of the telephones are working.
Çok geçmeden, T.V. telefonla birbirimizle iletişim kurabileceğiz.
- Before long, we'll be able to communicate with each other by T.V. telephone.
... everyone I knew to say that I was in the backseat of a car with a telephone and they shared ...
... The telegraph and telephone move messages at lightning speed. ...