Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
- She asked for my permission to use the telephone.
Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
- He asked for my permission to use the telephone.
En iyi şey ona telefon etmektir.
- The best thing is to telephone her.
Tam sana telefon etmek üzereyken senin telgrafın geldi.
- Your telegram arrived just as I was about to telephone you.
Tom bana telefon ettiğinde evden ayrılıyordum.
- I was leaving home when Tom telephoned me.
En iyi şey ona telefon etmektir.
- The best thing is to telephone her.
Tom alısün ahizesini alıp kulağına koydu.
- Tom picked up the telephone receiver and put it to his ear.
Lucy henüz telefon etti mi?
- Has Lucy telephoned yet?
Bir saat önce telefon eden adam Frank idi.
- The man who telephoned an hour ago was Frank.
Mesajı bana telefonla gönderdi.
- He sent me the message by telephone.
Telefonlardan hiçbiri çalışmıyor.
- None of the telephones are working.
... Or they make it into this game of telephone. ...
... everyone I knew to say that I was in the backseat of a car with a telephone and they shared ...