telefonlaşmak

listen to the pronunciation of telefonlaşmak
Türkisch - Englisch
to talk over the telephone, talk on the telephone (with someone)
telefon
{i} telephone

He asked for my permission to use the telephone. - Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

Where is the nearest telephone? - En yakın telefon nerede?

telefon
blower
telefon
phone

She wanted my permission to use the phone. - Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

You should turn off your cell phone. - Cep telefonunu kapatmalısın.

telefon
call

She won't call this evening. - Bu akşam telefon etmez.

I need to make a telephone call. - Benim bir telefon konuşması yapmam gerekiyor.

telefon
(Bilgisayar) name on
telefon
(Bilgisayar) telephony
telefon
dial phone
telefon
telephoned

It was Mike that telephoned the police. - Polise telefon eden Mike idi.

Paul telephoned just now. - Paul az önce telefon etti.

telefon
telephone call, phone call
telefon
telephone, phone
telefon
telephone, phone; call, telephone call, phone call
telefonlaşma
telephoning (each other)
Türkisch - Türkisch
Telefonda konuşmak
Birbiriyle telefonda konuşmak
telefon
Konuşmaları ileten ve yansıtan elektrik tesisatının bütünü
telefon
Birbirinden uzakta bulunan iki kişinin konuşmasını sağlayan cihaz
telefon
Belirli bir uzaklıktaki konuşmaları ileten ve yansıtan elektrik tesisatının bütünü
telefonlaşma
Telefonlaşmak işi