It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
- Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
This is a hazard to your health.
- Bu sağlığınız için bir tehlikedir.
This plastic garbage bag is free of hazardous chemicals.
- Bu plastik çöp torbası tehlikeli kimyasallar içermez.
There is a threat of a storm.
- Fırtına tehlikesi var.
Meteor strikes are a serious threat.
- Meteor çarpmaları ciddi bir tehlikedir.
Sami realized the peril he was in.
- Sami, içinde bulunduğu tehlikeyi fark etti.
Unless a nation's existence is in peril, war is murder.
- Bir ulusun hayatı tehlikede değilse, savaş cinayettir.
Would domestic peace be plunged into jeopardy?
- İç barış tehlikeye girer mi?
What makes you think that your language is endangered?
- Dilinin tehlikede olduğunu sana ne düşündürüyor?
I still can't believe they had a snow leopard in that zoo. I thought they were an endangered species.
- O hayvanat bahçesinde bir kar leoparı olduğuna hâlâ inanamıyorum. Onların tehlike altındaki bir tür olduğunu düşünüyordum.
Jamal is a dangerous thug. He always gets in trouble.
- Jamal tehlikeli bir haydut. Her zaman başı beladadır.
The ship flashed a distress signal.
- Gemi bir tehlike sinyali gönderdi.
We've got a distress signal from that ship.
- Biz o gemiden bir tehlike sinyali aldık.
This water can be drunk without risk.
- Bu su tehlikesizce içilebilir.
This is risky and dangerous.
- Bu riskli ve tehlikeli.