Three men menaced him with knives.
- Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
- İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
The labor unions had been threatening the government with a general strike.
- İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
- Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
Coup d'états can threaten the politics.
- Darbeler siyaseti tehdit edebilir.
There are dangers that threaten both men and women.
- Hem erkekleri hem de kadınları tehdit eden tehlikeler vardır.
Tom threatened to leave Mary.
- Tom Mary'yi tehdit etmekle terk etti.
The labor unions had been threatening the government with a general strike.
- İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
Tom threatened to leave Mary.
- Tom Mary'yi tehdit etmekle terk etti.
The labor unions had been threatening the government with a general strike.
- İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
I didn't feel threatened.
- Ben tehdit edilmiş hissetmedim.
I feel threatened right now.
- Şu an tehdit edilmiş hissediyorum.
Tom gave Mary a threatening look.
- Tom Mary'ye tehdit edici bir görüntü verdi.
Tom has already gotten three threatening phone messages.
- Tom zaten tehdit edici üç telefon mesajı aldı.
Tom thought he was surrounded at night by threatening spirits.
- Tom gece tehdit eden ruhlar tarafından çevrildiğini düşündü.
Tom has been receiving death threats.
- Tom ölüm tehditleri alıyor.
I've been getting death threats.
- Ölüm tehditleri alıyorum.