She refreshed her memory with the photo.
- Fotoğrafla hafızasını tazeledi.
She looked at the picture to refresh her memory.
- O, hafızasını tazelemek için resme baktı.
I feel quite refreshed after taking a bath.
- Banyo yaptıktan sonra oldukça tazelenmiş hissediyorum.
Tom refreshed his drink.
- Tom içkisini tazeledi.
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.