Tom wanted Mary to write a recommendation for him.
- Tom Mary'ye onun için bir tavsiye yazmasını istedi.
Thank you for your recommendation.
- Tavsiyen için teşekkür ederim.
She followed the doctor's suggestions.
- O, doktorun tavsiyelerine uydu.
Tom became frustrated when his suggestions fell on deaf ears.
- Tom, tavsiyeleri sağır kulaklara düştüğünde hayal kırıklığına uğradı.
OK, what would you like advice on?
- Tamam. Bunun üzerine ne tavsiye etmek istersin?
Can I give you a bit of advice?
- Sana biraz tavsiye verebilir miyim?
These tips may save your life.
- Bu tavsiyeler hayatını kurtarabilir.
It's better for you to do what your lawyer advises.
- Avukatının tavsiyelerini yapman senin için daha iyidir.
She advises me on technical matters.
- Teknik konularda bana tavsiyelerde bulunur.
I found out a very interesting site I'd like to recommend.
- Tavsiye etmek istediğim çok ilginç bir site buldum.
This is a highly recommended restaurant.
- Bu, çok tavsiye edilen bir restorandır.
This is the only guidebook that was recommended to me that is really useful.
- Bu bana tavsiye edilen gerçekten faydalı olan tek rehber.
A good dress is a card of invitation, a good mind is a letter of recommendation.
- İyi bir elbise bir davetiye kartı gibidir, iyi bir fikir bir tavsiye mektubu gibidir.
It is advisable for you to take the medicine.
- İlacı almanız tavsiye edilebilir.
It is advisable to go by train.
- Trenle gitmek tavsiye edilebilir.