Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
- A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
Onun için bir papatya kopardım.
- I picked a daisy for her.
Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.
- That little house looks just like the little house my grandmother lived in when she was a little girl, on a hill covered with daisies and apple trees growing around.
O, laleler,hercai menekşeler ve papatyalar gibi çiçekler yetiştirir.
- She grows flowers such as tulips, pansies and daisies.