He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
- O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
Sami did everything to satisfy Layla.
- Sami, Leyla'yı tatmin etmek için her şeyi yaptı.
The company always strives to satisfy its customers.
- Şirket her zaman müşterilerini tatmin etmeye çalışır.
Our policy is to satisfy our customers.
- Politikamız müşterilerimizi tatmin etmektir.
The meal satisfied his hunger.
- Yemek onun açlığını tatmin etti.
Tom satisfied his hunger by eating some sandwiches.
- Tom birkaç sandviç yiyerek açlığını tatmin etti.