tatmi̇n

listen to the pronunciation of tatmi̇n
Türkisch - Englisch

Definition von tatmi̇n im Türkisch Englisch wörterbuch

tatmin
satisfaction

We hope this will be to your satisfaction. - İnşallah bu sizi tatmin eder.

I only did it for your satisfaction. - Ben sadece senin tatminin için yaptım.

tatmin edememek
dissatisfy
tatmin etmek
satisfy

He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked. - O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.

Sami did everything to satisfy Layla. - Sami, Leyla'yı tatmin etmek için her şeyi yaptı.

tatmin edici
satisfactory

He is, on the whole, a satisfactory student. - O, genel olarak, tatmin edici bir öğrenci.

His paper is far from satisfactory. - Onun raporu tatmin edici olmaktan uzaktır.

tatmin edici
satisfying

The result was really satisfying. - Sonuç gerçekten tatmin ediciydi.

tatmin
reassurance
tatmin
satisfaction; reassurance
tatmin
content

You may content yourself with what we have. - Bizim sahip olduğumuzla kendini tatmin edebilirsin.

No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction. - Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.

tatmin olmak
come
tatmin edici
fulfilling
tatmin edici olmayan
unsatisfactory

It's not ideal, but it's the least unsatisfactory solution. - Bu ideal değil, fakat en az tatmin edici olmayan çözüm.

tatmin olmuş
satisfied

Although she is poor, she is satisfied. - O, fakir olmasına rağmen, tatmin olmuştur.

We're never satisfied. - Biz tatmin olmuş değiliz.

tatmin düzeyi
(Ticaret) satisfaction level
tatmin ederek
satisfyingly
tatmin ederek
fullfilling
tatmin edici
substantial
tatmin edici olarak
satisfactorily
tatmin etme
satisfying
tatmin etmek
fulfil
tatmin etmek
sate
tatmin etmek
make satisfied
tatmin olmak
be satisfied

Mary had every reason to be satisfied. - Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.

tatmin olmak
satisfied

Mary had every reason to be satisfied. - Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.

tatmin olmamış
dissatisfied
tatmin etme
to satisfy
tatmin olma
satisfaction
tatmin ederek giderilebilir
slakable
tatmin edici
convincing
tatmin edici cevap
satisfactory answer
tatmin edici kontrol
satisfactory control
tatmin edici olmayan
unsatisfying
tatmin edici olmayan bir halde
unsatisfactorily
tatmin edici şekilde
satiably
tatmin edilebilir
satisfiable
tatmin edilebilirlik
satisfiability
tatmin edilmemiş
unfulfilled
tatmin edilmesi güç
exceptious
tatmin etmek
to satisfy; to gratify; to content
tatmin etmek
a) to satisfy b) to appease
tatmin etmek
satiate
tatmin etmek
content
tatmin etmek
gratify
tatmin etmeyen
dissatisfactory
tatmin olmak
to be satisfied

Mary had every reason to be satisfied. - Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.

tatmin olmak
cream
tatmin olmak
to be satisfied; to be gratified; to be contented
tatmin olmamış
unsatisfied

Tom looks unsatisfied. - Tom tatmin olmamış görünüyor.

You look unsatisfied. - Tatmin olmamış görünüyorsun.

tatmin olmayan
malcontent
tatmin olmuş
gratified
egosunu tatmin etmek
feed one's ego
kendi kendini tatmin
masturbation
kendi kendini tatmin etmek
wank
marjinal tatmin
(Ticaret) marginal satisfaction
tatmi̇n
Favoriten