Tüm akşamı birlikte dans etmek için harcadık.
- Wir verbrachten den ganzen Abend damit, zusammen zu tanzen.
Dans etmek tüm bedenle gülümsemektir!
- Tanzen ist Lächeln mit dem ganzen Körper!
Böyle güzel dans etmeyi nerede öğrendin?
- Wo hast du so gut tanzen gelernt?
Dans etmeyi öğrenmek istiyorum.
- Ich möchte Tanzen lernen.
Benimle dans etmek ister misin?
- Would you like to dance with me?
Tom istemediği sürece Mary ile dans etmek zorunda değildir.
- Tom doesn't have to dance with Mary unless he wants to.
Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
- This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
Linda Meg kadar iyi dans edebilir.
- Linda can dance as well as Meg.
O, lise mezuniyet balosunda onunla dans etti.
- She danced with him at the high school prom.
Tom lise balosunda Mary ve sadece diğer üç kız ile dans etti.
- Tom danced with Mary and only three other girls at the high school prom.
Dans etmeni izlemek eğlenceli.
- It's fun to watch you dance.
Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı.
- No one did anything but dance.
Benimle dans etmek ister misin?
- Would you like to dance with me?
O birçok halk oyunu biliyor.
- He knows many folk dances.
O bir dans müziği plağı aldı.
- She has bought a record of dance music.