Definition von tanıtma im Türkisch Englisch wörterbuch
- presentation
- publicity
- lead in
- familiarization
- recognition
- introduction, presentation takdim
- introduction
- promotion
- (Hukuk) identification
- overview
- identification procedure
- (Havacılık) ident
I used my driver's license to identify myself.
- Kendimi tanıtmak için sürücü belgemi kullandım.
I don't want to identify myself with that group.
- Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
- promo
It is important to promote our language in every possible way.
- Dilimizi mümkün olan her şekilde tanıtmak önemlidir.
- (Nükleer Bilimler) demonstration
- discovery
- acquintance
- tanıtmak
- introduce
I didn't know I was going to have to introduce the main speaker.
- Baş konuşmacıyı tanıtmak zorunda kalacağımı bilmiyordum.
I am going to introduce you to my family.
- Ailemi size tanıtmak için geliyoruz.
- tanı
- {i} diagnosis
- tanıtma amorsu
- identification leader
- tanıtma delikleri
- designation holes
- tanıtma filmi
- trailer
- tanıtma kartı
- test card
- tanıtma sinyali
- identification signal
- tanıtmak
- present
- tanıtmak
- acquaint
- yanlış tanıtma
- misrepresentation
- tanı
- identification
- tanı
- direct
- tanıtmak
- mount
- tanıtmak
- introduce to
- tanıtmak
- bring in
- tanıtmak
- publicize
- turizm tanıtma ofisleri
- (Turizm) tourist offices
- tanı
- (Bilgisayar) identify
Some people identify success with having much money.
- Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
The police thought the victim was Tom, but they were unable to identify the body.
- Polisler kurbanın Tom olduğunu düşündü fakat cesedi tanıyamadılar.
- tanı
- recognise
Remember me? No. Well, well. I'm surprised you don't recognise me! Are we supposed to?
- Beni hatırlıyor musun? Hayır. Hayret. Beni tanımamana şaşırdım! Tanımamız gerekiyor mu?
I can recognise my own kind.
- Ben kendi türümü tanıyabilirim.
- tanı
- {f} recognized
She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
- O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
Having seen him in the picture, I recognized him at once.
- Resimde gördükten sonra, onu derhal tanıdım.
- tanı
- diagnostic
The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument.
- Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.
- tanıtmak
- advertise
- tanıtmak
- familiarize
Please take a moment to familiarize yourself with our privacy policies.
- Bizim gizlilik politikalarımız ile kendinizi tanıtmak için lütfen bir dakika ayırın.
- tanıtmak
- promote
It is important to promote our language in every possible way.
- Dilimizi mümkün olan her şekilde tanıtmak önemlidir.
- tanıtmak
- establish
- tanıtmak
- popularize
- tanıtmak
- identify
I don't want to identify myself with that group.
- Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
I used my driver's license to identify myself.
- Kendimi tanıtmak için sürücü belgemi kullandım.
- tanıtmak
- to introduce
- birlik tanıtma kodu
- (Askeri) unit identification code
- birlik tanıtma kodu bilgi subayı
- (Askeri) unit identification code information officer
- birlik tanıtma sistemi
- (Askeri) unit identification system
- filmin sonundaki tanıtma yazıları
- credits
- filmin sonundaki tanıtma yazıları
- credit titles
- hava savunma tanıtma bölgesi
- (Askeri) air defense identification zone
- ihtiyat birliği tanıtma numarası
- (Askeri) Reserve unit identification number
- kendini başka türlü tanıtma
- personation
- kuvvet birlik tanıtma kodu
- (Askeri) service unit identification code
- meydan tanıtma işareti
- (Havacılık) aerodrome identification sign
- sertifikasyon ve akreditasyon (belgeleme ve tanıtma)
- (Askeri) certification and accreditation
- tanı
- diagnosis teşhis
- tanıtmak
- hold out
- tanıtmak
- to introduce or present (someone) to (a group)
- tanıtmak
- to acquaint (someone) with, introduce (someone) to, present and explain (someone, something) to (someone)
- tanıtmak
- to introduce, to present; to advertise, to promote, to publicize
- teyir, doğrulama ve tanıtma
- (Askeri) verification, validation, and accreditation