tanınmak

listen to the pronunciation of tanınmak
Türkisch - Englisch
to be known for: Cömertliğiyle tanınır. He's known for his generosity
to be known; to be well-known, to win fame; to be recognized; to be acknowledged
to be known; to be well-known: Orada gazeteci olarak tanınır. He's known there as a newspaperman
to be recognized, be acknowledged
win fame
acknowledged
known

I don't want to be known. - Tanınmak istemiyorum.

She is well known both in Japan and in the United States. - O hem Japonya'da hem de Amerika Birleşik Devletlerinde iyi tanınmaktadır.

recognized

She is recognized to be an expert on linguistics. - O dilbilim uzmanı olarak tanınmaktadır.

Now he is recognized as one of the most promising writers. - O, şimdi en umut verici yazarlardan biri olarak tanınmaktadır.

tanı
{i} diagnosis
tanınma
(Hukuk) recognition

The body was burned beyond recognition. - Vücut yanarak tanınmaz hale gelmiş.

Everybody wants recognition. - Herkes tanınma istiyor.

tanınma
publicity
tanı
identification
tanı
direct
tanı
(Bilgisayar) identify

I don't want to identify myself with that group. - Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.

Can you identify the man using this picture? - Bu fotoğrafı kullanan adamı tanımlayabilir misin?

tanı
recognise

Remember me? No. Well, well. I'm surprised you don't recognise me! Are we supposed to? - Beni hatırlıyor musun? Hayır. Hayret. Beni tanımamana şaşırdım! Tanımamız gerekiyor mu?

Can you recognise the person in this picture? - Bu resimdeki kişiyi tanıyabilir misin?

tanı
{f} recognized

She was burned so extensively that her children no longer recognized her. - O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.

She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such. - O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.

tanı
diagnostic

The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument. - Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.

ile tanınmak
have a reputation for
iyi tanınmak
be of good report
kötü tanınmak
be of ill report
kötü tanınmak
have a bad record
olarak tanınmak
pass by
tanı
diagnosis teşhis
toplum tarafından tanınmak
(deyim) be in the public eye
Türkisch - Türkisch
Kim olduğu bilinmek
Herhangi bir özelliği ile bilinmek: "Meddahlıkta kendinden önce gelenleri geçmiş bir adam olarak tanınmıştı."- M. Ş. Esendal
Herhangi bir özelliği ile bilinmek
Hukuki yönden varlığı kabul edilmek
Kim olduğu bilinmek: "İçeride bir süre, tanınan bu sesin verdiği bir korku ile her şey sustu."- R. H. Karay
Varlığı kabul edilmek
tanı
Bir hastalığı tanıma işi, teşhis
tanınma
Tanınmak işi
tanınmak
Favoriten