tanımlanıyor

listen to the pronunciation of tanımlanıyor
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) identifying
Present participle of identify
serving to distinguish or identify a species or group; "the distinguishing mark of the species is its plumage"; "distinctive tribal tattoos"; "we were asked to describe any identifying marks or distinguishing features"
{s} distinguishing, of that which identifies
tanımla
describing
tanımla
{f} defined

These books have defined and shaped our culture. - Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.

From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined. - Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.

tanımla
(Bilgisayar) identify on
tanımla
(Bilgisayar) identify

Chemical symbols are used to identify chemical elements. - Kimyasal semboller kimyasal elementleri tanımlamak için kullanılır.

Can you identify the man using this picture? - Bu fotoğrafı kullanan adamı tanımlayabilir misin?

tanımla
{f} identified

One suspect has been identified. - Bir şüpheli tanımlandı.

Happiness is sometimes identified with money. - Mutluluk bazen parayla tanımlanır.

tanımla
{f} declaring
tanımla
declare
tanımla
define

There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive. - Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

tanımla
{f} defining

Curiosity is a defining trait of human beings. - Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.

tanımla
{f} described

The person whose name was on the passport was described with words. - Pasaportta adı olan kişi kelimelerle tanımlandı.

He described his own experience. - O, kendi deneyimini tanımladı.

tanımla
declared
tanımla
characterize
tanımlanıyor
Favoriten