Can you give me the definition of a cone?
- Bana bir koninin tanımını verebilir misiniz?
We need a clear definition for the concept of human rights.
- İnsan hakları kavramının açık bir tanımına ihtiyacımız var.
The man answered to the description.
- Adam tanımlamaya uyuyordu.
The scenery was beyond description.
- Manzara kelimelerle tanımlanamıyordu.
Your account of the accident corresponds with the driver's.
- Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
Above all, logic requires precise definitions.
- Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.
A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries.
- Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.