tamamlanmamış

listen to the pronunciation of tamamlanmamış
Türkisch - Englisch
pendant
unachieved
fragmental
imperfect
incomplete

That is an incomplete sentence. - O tamamlanmamış bir cümle.

The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts. - Salata; zeytinyağı, kruton ve fındık olmadan tamamlanmamıştır.

pendent
unfinished

I think we have some unfinished business. - Sanırım biraz tamamlanmamış işimiz var.

unaccomplished
unfilled
fragmentary
outstanding
uncompleted
(Politika, Siyaset) interrupted
rough
uncomplete
(Ticaret) deficient
imperfective
undone
tamamlanmamış el
(poker) four flush
tamamla
{f} complete

He needed more time to complete the task. - Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.

All is completed with this. - Hepsi bununla tamamlandı.

tamamla
fulfill
tamamla
follow through
tamamla
finish off
Askeri Yardım Programı; tamamlanmamış iniş noktası; tamamlanmamış iniş usülleri
(Askeri) Military Assistance Program; missed approach point; missed approach procedure
tamamla
consummate
tamamla
followthrough
tamamla
completing

I'm not completing your assignments. - Ben senin ödevlerini tamamlamıyorum.

He had a share in completing the job. - O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.

tamamla
completed

All is completed with this. - Hepsi bununla tamamlandı.

After months of negotiations, the peace treaty was completed. - Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.

tamamlanmamış
Favoriten