That is an incomplete sentence.
- O tamamlanmamış bir cümle.
The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts.
- Salata; zeytinyağı, kruton ve fındık olmadan tamamlanmamıştır.
I think we have some unfinished business.
- Sanırım biraz tamamlanmamış işimiz var.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
All is completed with this.
- Hepsi bununla tamamlandı.
I'm not completing your assignments.
- Ben senin ödevlerini tamamlamıyorum.
He had a share in completing the job.
- O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.
All is completed with this.
- Hepsi bununla tamamlandı.
After months of negotiations, the peace treaty was completed.
- Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.