He compared the imitation with the original.
- O, taklitini orijinali ile karşılaştırdı.
What is the difference between imitation and real diamonds?
- Taklit ve gerçek elmaslar arasındaki fark nedir?
If something is fashionable, everyone wants to imitate it.
- Eğer bir şey modaysa herkes onu taklit etmek ister.
I think it's very difficult for an Englishman to imitate a real American accent.
- Sanırım bir İngiliz için gerçek bir Amerikan aksanını taklit etmek zordur.
He began to mimic the speech and gait of persons in the street.
- O, sokaktaki kişilerin konuşma ve yürüyüşünü taklit etmeye başladı.
She was mimicking the various people in our office.
- O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.
I think Tom will be pretty mad when he finds out that the painting he bought is a fake.
- Sanırım satın aldığı resmin taklit olduğunu öğrendiğinde Tom oldukça kızacak.
How do you know this isn't a fake?
- Bunun bir taklit olmadığını nereden biliyorsun?
Tom can imitate the singer to a hair.
- Tom şarkıcıyı tam olarak taklit edebilir.
Tom can imitate that singer perfectly.
- Tom o şarkıcıyı mükemmel şekilde taklit edebilir.
After Tom had drunk quite a bit of beer at the party, he imitated Chewbacca's voice.
- Tom partide biraz bira içtikten sonra o, Chewbacca'nın sesini taklit etti.
He imitated the works of Van Gogh.
- Van Gogh'un eserlerini taklit etti.
As a result, he gets something which technically is correct, but in its essence is just a mockery.
- Sonuç olarak, o teknik olarak doğru bir şey alır ama esasen o bir taklittir.
Mockery is the food of fools.
- Taklit aptalların yiyeceğidir.
Newton was instrumental in developing techniques to prevent counterfeiting of the English money.
- Newton İngiliz parası taklitçiliğini önlemek için gelişen tekniklerde etkiliydi.
He continued to mock me.
- O beni taklit etmeye devam etti.
As a result, he gets something which technically is correct, but in its essence is just a mockery.
- Sonuç olarak, o teknik olarak doğru bir şey alır ama esasen o bir taklittir.