Tom Mary'nin kendisinden kasten kaçındığını fark etti.
- Tom realized Mary was deliberately avoiding him.
Kasten yüksek sesle konuşuyorum.
- I am deliberately speaking loudly.
Fadıl, Leyla'yı kasıtlı olarak öldürdü.
- Fadil killed Layla very deliberately.
O, camı kasıtlı olarak kırdı.
- He deliberately broke the glass.
After being called upon, he strode deliberately up to the blackboard.