takdir

listen to the pronunciation of takdir
Türkisch - Englisch
admiration
appreciation

January 21st is squirrel appreciation day. - 21 Ocak, sincap takdir günüdür.

Words can't express my appreciation. - Sözler benim takdirimi ifade edemez.

appreciate

Tom appreciated Mary's hard work. - Tom Mary'nin sıkı çalışmasını takdir etti.

Here, everybody feels respected and appreciated. - Burada, herkes saygı duyar ve takdir edilir.

opinion
commendation

Tom received a commendation for bravery for rescuing a woman from a burning house. - Tom yanan bir evden bir kadını kurtarmak için olan cesareti için bir takdirname aldı.

esteem
homage
eventuality
extolment
(Ticaret) judgement

I will leave it to your judgement. - Onu senin takdirine bırakacağım.

case

You'll have to take his place in case he can't come. - Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.

In that case, so be it. - O takdirde, öyle olsun.

(Hukuk) discretion

Parental discretion is advised. - Ebeveyn takdir yetkisi tavsiye edilir.

I appreciate your discretion. - Tedbirini takdir ediyorum.

rating
individual judgment, discretion; law judicial discretion
the will of God, fate; God's foreordaining (something); predestination
appreciation, recognition of the worth, merit, or importance of (someone, something)
estimation
recognition
predestination, fate; appreciation, admiration; estimate; understanding; case
appreciation, understanding fully, being fully sensible of
estimating the worth of, evaluating, valuing, setting a value on; appraising (the worth) of; assessing (the worth) of
approval, commendation, applause
approbation
tribute
regard
estimate
plaudit
appreciative of
appreciated for
appreciation of
appreciates

Almost everybody appreciates good food. - Neredeyse herkes iyi yemeği takdir ediyor.

Tom appreciates everything that Mary has done for him. - Tom Mary'nin onun için yapmış olduğu her şeyi takdir ediyor.

to be appreciated
foreordain
takdir etmek
appreciate

It is not so difficult to appreciate good music. - İyi müziği takdir etmek hiç de zor değildir.

To appreciate her beauty, you have only to look at her. - Onun güzelliğini takdir etmek için sadece ona bakmak zorundasın.

takdir etmek
prize
takdir edilen
admired
takdir etmek
1. to appreciate, recognize the worth, merit, or importance of (someone, something). 2. to appreciate, understand fully, be fully sensible of. 3. to approve, commend, applaud. 4. to estimate the worth of, evaluate, value, set a value on; to appraise (the worth) of; to assess (the worth) of. 5. (for God) to foreordain, predestine
takdir almak
be appreciated
takdir belgesi
(Eğitim) certificate of excellence
takdir belgesi
(Askeri) letter of appreciation
takdir belgesi
(Eğitim) certificate of merit
takdir belgesi
(Eğitim) certificate of appreciation
takdir edici
appreciative
takdir edilmek
be appreciated

It's nice to be appreciated. - Takdir edilmek güzel.

takdir etmek
evaluate
takdir etmek
assess
takdir etmek
hold in high esteem
takdir etmek
hold-in-high-regard
takdir etmek
think highly of
takdir etmek
commend
takdir etmek
hold in esteem
takdir etmek
(Kanun) appraise
takdir etmek
predestine for
takdir etmek
applaud
takdir ettiğini belirten
admiring
takdir görmek
be appreciated
takdir hakkı
discretionary power
takdir hakkı
discretion
takdir kazanmak
gain appreciation
takdir kazanmak
win appreciation
takdir şeridi
(Askeri) commendation ribbon
takdir edilen
appreciated
takdir böyle imiş
(Konuşma Dili) This is the way it was fated to be
takdir edebilen
estimative
takdir eden
appreciatory
takdir eden
appreciative
takdir eden
appreciating
takdir edersiniz ki
as you see
takdir edersiniz ki
as you would appreciate
takdir edicilik
appreciativeness
takdir edilebilen
estimative
takdir edilemez
inappreciable
takdir edilemez bir şekilde
inappreciably
takdir edilen
rated
takdir edilmek
win recognition
takdir edilmeyen
unappreciated
takdir edilmiş değer
(Ticaret) assessed value
takdir edilmiş vergi
(Ticaret) assessed tax
takdir etmek
a) to appreciate b) to estimate, to evaluate c) to applaud d) to predestine
takdir etmek
predestine
takdir etmek
regard
takdir etmek
esteem
takdir etmek
recognize
takdir etmek
ordain
takdir etmek
predestinate
takdir etmek
admire

You can't do anything other than admire his courage. - Onun cesaretini takdir etmekten başka bir şey yapamazsın.

takdir etmek
pay tribute
takdir etmek
go for
takdir etmek
estimate
takdir hakkı law
(a judge's) right to exercise judicial discretion
takdir kararı
valuation resolution
takdir komisyonu
(Ticaret) valuation commission
takdir madalyası
(Askeri) army commendation medal
takdir olunmuş nakil kıymeti
(Askeri) agreed valuation
takdir otoritesi
(Politika, Siyaset) discretionary authority
takdir tedbiri bozar
(deyim) man proposes god disposes
takdir toplamak
to win general approval
takdir toplamak
win general approval
takdir yerini bulmak
(for what was fated to happen) to happen
takdir yetkisi
(Hukuk) judicial discretion
takdir yetkisi
(Ticaret) discretional power
takdir yetkisi
judicial discrection
takdir ücreti
(Ticaret) appraisal fee
takdir etmek
value
kimsenin takdir etmediği
thankless
kıymet takdir etme
valorization
kıymet takdir etmek
(Ticaret) valorize
kıymet takdir etmek
value
takdir etmek
size up
takdir etmek
take one's hat off to
Murat insandan takdir Allahtan
(Atasözü) Man proposes, God disposes
değeri takdir olunamayan
nonassessable
idari takdir
administrative discretion
ilahi takdir
providence
ilahi takdir
decree absolute
keşif ve takdir etme
(Hukuk) assessment
kıymet koymak/takdir etmek
to value, appraise, or assess (something) at (a certain amount of money)
kıymet takdir etmek
to assess, to appraise
müşterek Hizmet takdir madalyası
(Askeri) joint Service commendation medal
şayanı takdir
worthy of esteem, estimable
Türkisch - Türkisch
Bir şeyin değerini, önemini, gerekliliğini anlama
Takdirname
Değer biçme, reyting
"O durumda, böyle olunca" anlamlarında durum veya şart anlatır
Değer biçme
Beğenme, beğenip belirtme, değer verme
(Osmanlı Dönemi) kıymet vermek; değerini, lüzumunu anlamak; İzn-i ilâhî ile bir nizam verilmesi
Anlama
Tanrı'nın uygun görmesi, Tanrı'nın isteği, kader
Tanrı'nın uygun görmesi, Tanrı'nın isteği, kader: "Takdirle yazılan tedbirle bozulmaz."- Atasözü. (bu, şu, o gibi gösterme sıfatlarıyla birlikte kalma durumunda kullanıldığında) "O durumda, böyle olunca" anlamlarında durum veya şart anlatır: "Bu takdirde, hem kendilerini hem de milleti iğfal etmiş olurlar."- Atatürk
Beğenme, beğenip belirtme, değer verme: "... herkesin takdirini kazanarak yükselmek ümidi bizi işimizin başına koşturuyor."- Ş. Rado
Kitle iletişim araçlarında izlenme oranı
TAKDİR
(Osmanlı Dönemi) Kader
TAKDİR
(Osmanlı Dönemi) Düşünmek
TAKDİR
(Osmanlı Dönemi) Öyle saymak
TAKDİR
(Osmanlı Dönemi) Kıymet vermek. Değerini, kıymetini, lüzumunu anlamak
takdir hakkı
Kanunun belirlediği durumlarda (gereğine, haklı sebeplere göre) yargıca tanınan değerlendirme serbestliği
takdir olunmak
Değeri, önemi, gereği anlaşılmak
takdir olunmak
Değeri biçilmek
takdir olunmak
Beğenilmek
takdir yetkisi
bakınız: takdir hakkı
Takdir etmek
(Osmanlı Dönemi) MENY
Takdir etmek
(Osmanlı Dönemi) HAZV
Takdir etmek
(Osmanlı Dönemi) TAKYİZ
ezeli takdir
Yazgı
takdir
Favoriten