The city was ravaged by a tornado.
- Şehir bir hortum tarafından tahrip edildi.
This rainy season brings a lot of destruction.
- Bu yağışlı sezon çok tahrip getiriyor.
The destruction of the ozone layer affects the environment.
- Ozon tabakasının tahrip edilmesi çevreyi etkiler.
When I was a child, I enjoyed destroying anthills.
- Çocukken karınca yuvalarını tahrip etmeyi severdim.
She's destroying her clothes.
- O, elbiselerini tahrip ediyor.
It's people like you who are ruining our country.
- Ülkemizi tahrip edenler senin gibi insanlar.
It was absolutely devastating.
- Bu kesinlikle tahrip ediciydi.
When I was a child, I enjoyed destroying anthills.
- Çocukken karınca yuvalarını tahrip etmeyi severdim.