The legislature tabled the amendment, so we will start discussing it now.
People came to like her paintings.
- İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler.
John laid claim to the painting.
- John tablo üzerinde hak iddia etti.
Mayuko wiped a table with a cloth.
- Mayuko tabloyu bir bezle sildi.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
Selena Gomez's second album hit Billboard Magazine's top two hundred albums chart at number four.
- Selena Gomez'in ikinci albümü Billboard Magazine'in top iki yüz albüm tablosunda dört numaraya yerleşti.
Tom loves charts and graphs.
- Tom tabloları ve grafikleri sever.
Do you like this painting? Yes, but I think the frame is more expensive than the picture. Where did you buy it?
- Bu tabloyu seviyor musun? Evet, ama çerçeve resimden daha pahalı sanırım. Onu nereden satın aldın?
This is a picture of my painting.
- Bu benim tablomun bir resmi.