taahhüt

listen to the pronunciation of taahhüt
Türkisch - Englisch
undertaking

His undertaking failed for lack of funds. - Onun taahhütü fon eksikliğinden başarısız oldu.

commitment

I'm sorry, I have another commitment. - Üzgünüm başka bir taahhütüm var.

Tom is afraid of commitment. - Tom taahhütten korkuyor.

engagement
obligation, contract, commitment
stipulation
affidavit
pledge

I pledged my loyalty to him. - Ona olan bağlılığımı taahhüt ettim.

Tom has pledged to do that. - Tom bunu taahhüt etti.

(Hukuk) undertaking, commitment
committal
(Ticaret) underwriting
(Kanun) acceptance
encumbrance
liabilities
commıtted
commits to
stipulate
taahhüt içeren
promissory
taahhüt etmek
Undertake, commit oneself (to do something)
taahhüt firması
Contracting firm
taahhüt altına girmek
be committed
taahhüt edilmemiş
uncovenanted
taahhüt edilmiş teminâtlar
pledged securities
taahhüt etmek
to undertake
taahhüt etmek
stipulate
taahhüt etmek
give an undertaking
taahhüt etmek
to undertake, commit oneself (to do something)
taahhüt senedi
written contract
taahhüt sözleşmesi
(Hukuk) stand-by arrangement
taahhüt/yüklenme
(Hukuk) Commitment
taahhüt etmek
vow
taahhüt etmek
commit
taahhüt etmek
guarantee
taahhüt etmek
promise
taahhüt etmek
contract an engagement
taahhüt etmek
pledge
devlet adına yapılan taahhüt
sponsion
ilave taahhüt
(Ticaret) collateral guaranty
ilave taahhüt
(Ticaret) collateral guarantee
karşılıklı taahhüt
agreement, mutual agreement
siyasi taahhüt
(Politika, Siyaset) political commitment
taahhüt etmek
bargain
taahhüt etmek
subscribe
önceden taahhüt etmek
pre engage
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) bir işin yapılması için birine söz verme, üzerine alma; garanti verme, teminât
Bir şey yapmayı üstüne alma, üstlenme: "Taahhüt işini ortağıma havale ettim."- A. Gündüz
Bir şey yapmayı üstüne alma, üstlenme
taahhüt etmek
Üstlenmek
taahhüt
Favoriten