He prepared his family for the move.
- Taşınmak için ailesini hazırladı.
I have to move to Boston.
- Boston'a taşınmak zorundayım.
Tom wants to move into a bigger house.
- Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.
Tom's bound to need help to move into his new apartment.
- Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
Tom wishes to relocate.
- Tom taşınmak istiyor.
Tom has to move out of his apartment by the end of the month.
- Tom ayın sonuna kadar apartman dairesinden taşınmak zorunda.
Sami wanted to move out.
- Sami taşınmak istiyordu.
Small children like to be carried.
- Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
Tom's bound to need help to move into his new apartment.
- Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
Tom wants to move into a bigger house.
- Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.
Tom wants to move to Boston.
- Tom Boston'a taşınmak istiyor.
Tom said that he wanted to move to Boston.
- Tom Boston'a taşınmak istediğini söyledi.
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
Will the ice bear our weight?
- Buz bizim ağırlığını taşıyabilecek mi?
We have to weigh the pros and cons.
- Avantajları ve dezavantajları düşünüp taşınmak zorundayız.
The pipe conveys water from the lake to the factory.
- Boru, gölden fabrikaya su taşır.
Buses, trains and planes convey passengers.
- Otobüs, tren ve uçaklar yolcu taşırlar.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
It is five years since we moved here.
- Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
Few elephants would volunteer to move to Europe.
- Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
If you want to really improve your French, you should move to a country where it's spoken.
- Fransızcanı gerçekten geliştirmek istiyorsan, konuşulduğu bir ülkeye taşınmalısın.
Tom was carrying an armful of books.
- Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
He was carrying an umbrella under his arm.
- O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
He transferred his office to Osaka.
- Ofisini Osaka'ya taşıdı.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
He transferred his office to Osaka.
- Ofisini Osaka'ya taşıdı.
He helped me to carry the bag.
- Çantayı taşımam için bana yardımcı oldu.
We got him to carry our bag.
- Ona çantamızı taşıttık.
Yuriko is planning to move into the furniture business.
- Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.
This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
- Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
She carried that habit to her grave.
- O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
People carried their own weight then.
- İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı.
A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.
- Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.
Tom offered to ferry us across the river in his boat.
- Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.
Tom considered moving to Boston, but decided against it.
- Tom Boston'a taşınmayı düşündü ama aleyhte karar verdi.
Do you plan on moving?
- Taşınmayı planlıyor musunuz?