türüm

listen to the pronunciation of türüm
Türkisch - Englisch
genesis; emanation
genesis, creation
phil. emanation
genesis
(Sosyoloji, Toplumbilim) emanation
tür
Type

Marriage is a type of human rights violation. - Evlilik bir tür insan hakları ihlalidir.

I don't like this type of house. - Bu tür evi sevmiyorum.

tür
kind

A tiger is a very ferocious kind of animal. - Kaplan çok vahşi bir hayvan türüdür.

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

tür
sort

What sort of danger are we in? - Biz ne tür bir tehlikedeyiz?

What sort of things do you do on weekends? - Hafta sonlarında ne tür şeyler yaparsınız?

tür
species

This species of deer is so elusive that only two have ever been photographed in the wild. - Bu geyik türlerinin yakalanması o kadar zor ki yabanda şu ana kadar sadece iki tanesinin resmi çekildi.

Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species. - Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.

tür
breed
tür
variety

Apocryphal stories are the most fun variety of bullshit. - Uydurma hikayeler en eğlenceli saçmalık türüdür.

tür
{i} genre

Mozart cultivated many musical genres. - Mozart birçok müzik türünü ilerletti.

This story belongs clearly to no genre. - Bu hikaye açıkça hiçbir türe ait değil.

tür
subspecies
tür
nature

There were no temples or shrines among us save those of nature. - Bizim aramızda doğayla ilgili olanlar hariç tapınaklar ve türbeler yoktu, .

tür
(Gıda) sp
tür
(Bilgisayar) as
tür
(Dilbilim,İnşaat) version

Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both. - Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.

tür
(Aydınlatma) hue
tür
form

What form of transportation did you use? - Ulaşımın hangi türünü kullandın?

The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira. - Eski İtalyan para birimi liretti ve sembolü ₤ idi. Liret Türk lirasıyla alâkalı değildir.

tür
order

When I was in Spain, I listened to this kind of music. It was very fast and its fans smoked pot in order to dance to it. - Ben İspanya'dayken bu tür müzik dinledim. O çok hızlıydı ve onun hayranları onunla dans etmek için esrar içtiler.

All sweaters of this type are out of stock now. We'll order them from the main store in Tokyo. - Şu anda bu tür tüm kazaklar bitti. Onları Tokyo'daki ana mağazadan sipariş edeceğiz.

tür
category
tür
stamp
tür
(Ticaret) lot

A Turkish soft G and a Spanish H eloped and had lots of completely silent children together. - Türkçe Ğ ve İspanyolca H kaçtı ve birlikte birsürü tamamen sessiz çocukları oldu.

Turkey produces a lot of minerals. - Türkiye birçok mineral üretir.

tür
(Ticaret) line
tür
(Bilgisayar) type is
tür
(Biyoloji) eidos
tür
sort of

What sort of person would do that kind of thing? - O tür şeyi ne tip insan yapardı?

This sort of work calls for a lot of patience. - Bu tür iş çok sabır gerektirir.

tür
ilk
tür
range
tür
genus
tür
description
tür
type, kind
tür
the kind
tür
of sort
tür
race
tür
persuasion
tür
class

He was the kind of kid who was always showing off to his classmates. - Her zaman sınıf arkadaşlarına gösteriş yapan türde bir çocuktu.

She can play all kinds of instruments, classical or folk. - O klasik ya da folk, her türlü enstrümanı çalabilir.

tür
strain

France has banned a strain of genetically modified maize. - Fransa, genetiği değiştirilmiş bir mısır türünü yasakladı.

tür
(Hukuk) modality
tür
(Botanik) , (Zooloji) species
tür
kind, sort, type, description; species
tür
kind, sort, type
tür
stripe
tür
cast

The Turks held siege over the Castle of Eger for a long time. - Türkler Eğri Kalesi'ni uzun süre kuşattılar.

türüm
Favoriten