Tom evdeki her odayı süpürdü.
- Tom swept every room in the house.
Verandadan dökülen kirleri süpürdü.
- She swept the dirt from the porch.
Yapmak zorunda olduğun bütün şey zemini süpürmektir.
- All you have to do is sweep the floor.
Ben odamı süpürmek zorundayım.
- I have to sweep my room.
Tom bir baca temizleyicisidir.
- Tom is a chimney sweep.
O bana odayı süpürmemi emretti.
- He ordered me to sweep the room.
Yapmak zorunda olduğun bütün şey zemini süpürmektir.
- All you have to do is sweep the floor.
Sadece pencereyi kapatmayı değil aynı zamanda süpürmeyi de unuttum.
- Not only did I forget to close the window, but I also forgot to sweep.
Bir bankacılık skandalı Capitol Hill'i baştan başa süpürüyor.
- A banking scandal is sweeping across Capitol Hill.
Çocuklara odayı temizleme görevi verildi.
- The children were assigned to sweep the room.
... mysticism that swept over this region ...
... Harold, and a young man from Normandy, swept into England and defeated King Harold at the ...