Definition von swellings im Englisch Türkisch wörterbuch
- swell
- şişmek
- swell
- {f} kabarmak
- swelling
- şişme
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine biraz buz koy.
- Put some ice on your ankle to keep the swelling down.
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
- You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
- swelling
- şişlik
- swelling
- şişkinlik
- swelling
- şiş
Şişliği azaltmak için yaralı bölgeye biraz buz uygulayın.
- Apply some ice to the injured area to reduce swelling.
Şişliği önlemek için bileğine buz koymalısın.
- You need to put some ice on your ankle to keep the swelling down.
- swell
- {s} müthiş
- swell
- (Meteoroloji) ölü dalga
- swelling
- şişirme/şişme/şişlik
- swell
- {i} şişkinlik
- swell
- {s} harika
- swell
- {i} kabarma
- swell
- {f} iftihar etmek
- swell
- artma
- swell
- şişkinleşmek
- swell
- (Askeri) soluğan
- swell
- (Denizbilim) ölüdalga
- swell
- dolmak (yelken rüzgarla)
- swell
- boşalmak (gözyaşı)
- swell
- gösteriş düşkünü
- swell
- şişlik
- swell
- doldurmak (rüzgar yelkeni)
- swell
- şişirmek (rüzgar yelkeni)
- swell
- (Denizbilim) ölüdeniz
- swell
- karın vermek
- swell
- şişmek (yelken rüzgarla)
- swell
- genişletmek
- swell
- şişine
- swell
- gösterişli
- swell
- genişlemek
- swell
- sesin yükselmesi
- swell
- rüzgarla şişmek (yelken)
- swelling
- genişleme
- swelling
- (İnşaat) sünme
- swelling
- kabarıklık
- swelling
- büyüme
- swelling
- şişerek
- swelling
- tümör
- swelling
- şişmek
- swelling
- şişmiş yer
- swell
- büyümek
- swell
- kalite
- swell
- şişirmek
- swell
- (Aİ) çok iyi
- swell
- süper
- swell
- denizin dalgalanması
- swelling
- kabarık
- surficial swellings
- (Askeri) BUZ KABARTMASI: Satıh altında az bir derinliğe nüfuz eden yağmur sularının donması sonucu, genel olarak küçük hacimde (5-10 cm) meydana gelen toprak kabarması
- swell
- {s} güzel
- swell
- {i} şiş
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
- You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine biraz buz koy.
- Put some ice on your ankle to keep the swelling down.
- swell
- {i} züppe
Sen züppe bir adamsın, Tom.
- You're a swell guy, Tom.
- swell
- {s} şık (giyinim)
- swell
- {f} koltukları kabarmak
- swell
- {f} rüzgârla şişmek
- swell
- {i} kodaman
- swell
- artırmak çoğaltmak
- swell
- {f} dolmak
- swell
- {f} boşalmak (göztaşı vb.)
- swell
- crescendo ve takiben diminuendo yapmak
- swell
- {i} ölü deniz
- swell
- {f} yükselmek
- swell
- {f} artmak
- swell
- {i} yaman herif
- swell
- {f} 1. şişmek, kabarmak; şişirmek: Her ankle's swollen. Ayak bileği şişti. The rain has swelled the door. Yağmur kapının
- swell
- {f} taşmak
- swell
- {f} koltuklarını kabartmak
- swell
- {f} gururlandırmak
- swell
- kurulmak
- swell
- {i} şık
Şık olduğunu düşünüyorum.
- I think you're swell.
- swell
- (fiil) şişmek, kabarmak, büyümek, artmak, dolmak, yükselmek, rüzgârla şişmek, taşmak, boşalmak (göztaşı vb.), iftihar etmek, gurur duymak, koltukları kabarmak, gururlandırmak, koltuklarını kabartmak
- swell
- {i} tümsek
- swell
- {i} yükseklik
- swell
- kabartmak
- swell
- {i} yükselme
- swell
- {s} havalı
- swell
- şişmek, kabarmak; şişirmek: Her ankle's swollen. Ayak bileği şişti. The rain has swelled the door. Yağmur kapının
- swell
- {i} şişme
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
- You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine biraz buz koy.
- Put some ice on your ankle to keep the swelling down.
- swell
- {f} gurur duymak
- swelling
- {i} çıban
- swelling
- {i} yumru
- swelling
- şişir/şiş
- swelling
- {i} şişirme
- swelling
- şişirilmiş
- swelling
- {i} yükseltme
- swelling
- {i} yükselme
- swelling
- kabaran
- swelling
- abartılı
- swelling
- kabartı
- swelling
- kabarma