Interlingua'nın tatlılığı benim şiirsel vizyonum için daha uygundur.
- The sweetness of Interlingua was more suited to my poetic vision.
O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.
- He likes anything sweet.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
- Sweet words bring the snake out of its hole.
Şekerlemeyi azaltıyorum.
- I'm cutting down on sweets.
O, şekerlemeyi azalttı.
- He had cut down on sweets.
Sadece yedi gün daha ve sonra tatlımı tekrar göreceğim.
- Just seven more days — then I'll see my sweetie again.
Doğruyu söylemek gerekirse tatlım, ben hiç ilgilenmiyorum.
- To tell the truth, sweetheart, I'm not at all interested.
Siz gerçekten sevimlisiniz.
- You guys are really sweet.
O, tatlı şeyleri sevmiyor.
- He doesn't care for sweet things.
O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.
- He likes anything sweet.
Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.
- I appreciate sweet things and books.
Aşkın verdiği acı herhangi bir zevkten daha tatlıdır.
- The pain caused by love is much sweeter than any pleasure.
Ben canım sevgilimi ararım.
- I call my sweetheart darling.
Tom böyle bir sevgili.
- Tom is such a sweetheart.
Gerçekten naziksiniz.
- That's really sweet of you.
O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.
- She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile.
O, şekerlemeyi azalttı.
- He had cut down on sweets.
Kız kardeşim şekerlemeleri sever.
- My sister likes sweets.
O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.
- He likes anything sweet.
Bu hoş kokulu gülleri sana veriyorum.
- This sweet-scented roses I give to you.
O kokteyl tatlı ve içmesi kolay.
- That cocktail is sweet and easy to drink.
Bahçedeki çiçekler güzel kokuyor.
- The flowers in the garden smell sweet.
Bu çiçek güzel kokuyor.
- This flower smells sweet.
Ben hiç sana dünyadaki en tatlı şey olduğunu söyledim mi?
- Have I ever told you that you're the sweetest thing in the world?
Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.
- I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies.
Bu çikolata çok tatlı ve lezzetli.
- This chocolate is very sweet and tasty.
Bu çikolata çok tatlı ve lezzetli.
- This chocolate is very sweet and delicious.
O, senin şekerliğindi.
- That was sweet of you.
Böyle şekerli dondurma yemeyi bırakmam lâzım.
- I've got to stop eating such sweet ice cream.
Kulağına güzel ama anlamsız sözler fısıldadı.
- He whispered sweet nothings into her ear.
Çünkü sen tatlı ve güzel bir kızsın.
- Because you're a sweet and lovely girl.
Ruth's overwhelming sweetness made Robert forget about his hopelessly low school grades.
Mailing lists are not all sweetness and light, though. Joining a mailing list is a little complex.
sweet water.
Can we see the sweet menu, please?.
The new Lexus was a sweet birthday gift.