susuz

listen to the pronunciation of susuz
Türkisch - Englisch
dehydrated
waterless
thirsty

Tom said that he was thirsty. - Tom susuz olduğunu söyledi.

I'm not thirsty right now. - Şu anda susuz değilim.

anhydrous
neat
without water: Beş günden beri susuzuz. We've been without water for five days
straight

Do you want your whiskey straight or should I mix it with water? - Viskinizi susuz mu istersiniz yoksa onu suyla karıştırmalımıyım?

(Biyokimya) anhydride
water-free
(Kimya) ammonia
waterless, dry; thirsty
droughty
waterless, dry
dry

The man died of thirst in a dry country. - Adam kurak bir ülkede susuzluktan öldü.

Tom prefers to drink dry red wine. - Tom susuz kırmızı şarap içmeyi tercih eder.

juiceless
thirstier
drought
(Tekstil) waterlesse
athirst
susuz kalmak
without water
susuz lahana turşusu
(Gıda) sauerkraut
susuz madde
(Tıp) anhydrous substance
susuz bırakmak
to let (someone, an animal) go without water
susuz hidrojen florür
anhydrous hydrogen fluoride
susuz kalmak
1. to be without water, go without water. 2. (for someone) to be dehydrated
susuz kamp
(Askeri) dry camp
susuz olarak
drily
susuz sodyum karbonat
(Kimya) anhydrous sodium carbonate
susuz söndürülmüş kireç
dry hydrated lime
susuz sıvı
(Tıp) nonaqueous liquid
susuz çözelti
(Kimya,Teknik) anhydrous solution
susuz çözücüler
nonaqueous solvents
susuz çözücüler
(Kimya) nonaqueous solvent
suya götürür, susuz getirir
(Konuşma Dili) He's a master hoodwinker
susuz
without food and water
susuz
without food or water
susuz kalmak
to be poverty-stricken, be destitute
susuz kalmak
to lead a poor life
Türkisch - Türkisch
Suyu çok az olan
Suyu olmayan, suyu bulunmayan: "Bir kadeh rakıyı susuz ve bir hamlede içti."- P. Safa
Su olmadan
Yağmursuz, kurak geçen
Susamış olan: "Koca bir tarihin tutuştuğu çöllerde susuz yanan insanların çatlak dudaklarında temaşa ediyoruz."- F. R. Atay
Susamış olan
Suyu olmayan, suyu bulunmayan
(Osmanlı Dönemi) NECRAN
(Osmanlı Dönemi) HARRAN
(Osmanlı Dönemi) LEHSAN
(Osmanlı Dönemi) NAYİ'
(Osmanlı Dönemi) HİYMAN
susuz
Favoriten