Belirsizlik beni öldürüyor.
- The suspense is killing me.
Belirsizlik bizi öldürüyor.
- The suspense is killing us.
Erteleme beni öldürüyor.
- The suspense is killing me.
Her yerde belirsizlik var.
- There's uncertainty everywhere.
Bütün tahminler belirli bir ölçüde belirsizlik içerirler.
- All forecasts have a certain degree of uncertainty.
The television movie was so suspenseful that I leaped in the air and and screamed when the doorbell rang.