Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.
- The surface of the object is fairly rough.
Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
- Land and water make up the earth's surface.
Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.
- He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
Bu sorun görünüşte kolay gibi görünüyor ama o gerçekten zor.
- This problem seems to be easy on the surface, but it's really difficult.
Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.
- He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
Bu sorun görünüşte kolay gibi görünüyor ama o gerçekten zor.
- This problem seems to be easy on the surface, but it's really difficult.
Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.
- He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
Dört çekerli arabalar kaygan ve ıslak düzeylerde direnebilir.
- Cars with AWD stand out on slippery and wet surfaces.