O, elbette İngilizce konuşabilir.
- She can naturally speak English.
Bir yabancı dili öğrenmek için en önemli kitap, doğal olarak, bir sözlüktür.
- The most important book to learn a foreign language is, naturally, a dictionary.
O, doğal olarak çok kızmıştı.
- He was naturally very angry.
Nefes alışı kadar doğal şekilde yalan söyler.
- He lies as naturally as he breathes.
O doğuştan iyi bir hafızasıya sahip.
- He has a naturally good memory.