Bu TV 1080p'yi destekler.
- This TV supports 1080p.
O, ailesini destekler.
- She supports her family.
Bu projeyi desteklemek istemene sevindim.
- I'm glad that you want to support this project.
Senin görevin aileni desteklemektir.
- Your duty is to support your family.
Onu desteklediğime inandırdım.
- I made believe that I supported him.
O, kendisini bir baston ile destekledi.
- He supported himself with a stick.
Tom Mary gibi bir kadını geçindirmek için yeterli para kazanmıyor.
- Tom doesn't earn enough money to support a woman like Mary.
Ailesini geçindirmek için çok çalışıyor.
- He is working hard to support his family.
Tom ailesine destek olmak için sıkı çalışıyor.
- Tom is working hard to support his family.
Tom sana destek olmak için burada.
- Tom is here to support you.
Annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda.
- He has to support his mother and his sister.
Kendime bakmak için yeterince yaşlıyım.
- I'm old enough to support myself.
Onun bizi desteklemesini bekledik.
- We expected him to support us.
Bu veriler hipotezi desteklemektedir.
- This data supports the hypothesis.
Ona destek vermek bize düşer.
- It is incumbent on us to support him.
Bir aileyi asgari ücretle beslemek zordur.
- It's hard to support a family on minimum wage.
Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
- I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
O, kendisini bir baston ile destekledi.
- He supported himself with a stick.
Tom yardım için teknik desteği aradı.
- Tom called tech support for help.
Bu kadar yardımcı olduğun için teşekkür ederim.
- Thank you for being so supportive.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Sami ve komşuları Leyla'nın geçimini sağlamak için para topladılar.
- Sami and his neighbors raised money to support Layla.
Bu işe başlamadan önce geçiminizi nasıl sağladınız?
- How did you support yourself before you got this job?
Biz onlara moral desteği vereceğiz.
- We will give them moral support.
Tom o kabul ettiği sürece desteğini sürdürmeye kararlıydı.
- Tom was determined to continue his support for as long as it took.
Tom uyuduğu zaman sırtını dayamak için bir yastık kullanır.
- Tom uses a pillow to support his back when he sleeps.
Tom ailesine yardım etmek için yeterli para kazanmıyor.
- Tom doesn't make enough money to support his family.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.
- I have a lot of friends to support me mentally.
Erkek arkadaşı destekleyici değildi.
- Her boyfriend was not supportive.
I don't make decisions, I just support those who do.
Don’t move that beam! It’s a support beam.
... a USB host, the OS also supports a ridiculous number of USB input devices as well, keyboards, ...
... on supports a hands-off village in the go rent out ...