supplementary

listen to the pronunciation of supplementary
Englisch - Türkisch
{s} tamamlayıcı
{s} bütünleyici
{s} ek
(Tıp) süplemanter
zeyl
ek olan
ilaveli
tamamlayan
ilave olan
(to ile) ilaveli
{s} bütünler
{s} ilave
(İnşaat) yardımcı
{s} katma
bütünler/ilave
(Biyoloji) suplemental
yedekli
supplementary motor cortex
(Nükleer Bilimler) 1.tamamlayıcı motor korteks2.bütünleyici motor korteks3.ilâve motor korteks2.süplamanter motor korteks
supplementary agreement
(Politika, Siyaset) ek anlaşma
supplementary angles
(Matematik) düzler açılar
supplementary card
ek kart
supplementary code
(Askeri) ek kod
supplementary lens
ek mercek
supplementary service
tamamlayıcı hizmet
supplementary brake
yardımcı eğleç
supplementary budget
katma bütçe
supplementary budget
ek bütçe
supplementary maintenance
tamamlayıcı bakım
supplementary order
ek sipariş
supplementary brake
yardımcı fren
supplementary call
Ek prim
supplementary index
ek ındex
supplementary irrigation
tamamlayıcı sulama
supplementary literary material
ek edebi malzeme
supplementary schooling
ek eğitim
supplementary ventilation
ek havalandırma
supplementary agenda
(Politika, Siyaset) ilave gündem
supplementary angle
bütünler açı
supplementary angles
mat. bütünler açılar
supplementary benchmark
ek röper
supplementary charge
(Ticaret) ek resim
supplementary charge
(Ticaret) ek harç
supplementary code
(Askeri) EK KOD: İkinci ya da tali anlamlarda, ya da coğrafi terimler gibi normal olarak özel bir kod grubu ile belirtilen özel anlam kategorisini kapsar kod
supplementary contribution
(Ticaret) ek destek
supplementary cost
(Ticaret) tamamlayıcı masraflar
supplementary fee
(Ticaret) ek posta ücreti
supplementary firing position
(Askeri) YEDEK ATEŞ MEVZİİ: Bak. "supplementary position"
supplementary firing position
(Askeri) yedek ateş mevzii
supplementary heating
ilave ısıtma
supplementary heating
tamamlayıcı ısıtma
supplementary insurance
(Sigorta) zeyil sigorta
supplementary insurance
(Kanun) tamamlayıcı sigorta
supplementary intelligence report of
(Askeri) TAMAMLAYICI İKK RAPORU (COUNTERINTELLIGENCE)
supplementary kit
yardımcı kit
supplementary maintenance time
(Bilgisayar,Teknik) tamamlayıcı bakım zamanı
supplementary method
(Ticaret) ek yöntem
supplementary mixed feed
(Tarım) ek karma yem
supplementary payment
ek ödeme
supplementary policy
(Ticaret) ilave poliçe
supplementary position
(Askeri) YEDEK MEVZİİ: Esas veya değiştirme mevzilerden yapılamayan bir görevi yapmak için en iyi imkanlar sağlayan bir mevkii. Bak. "position"
supplementary position
(Askeri) Yedek mevzi
supplementary pressure
ilave basınç
supplementary proceedings
(Ticaret) zorlayıcı icra yönetimi
supplementary reservoir
ek depo
supplementary service
tamamlayici hizmet
supplementary statement
(Ticaret) ek tablo
supplementary statements
(Ticaret) ek finansal tablolar
supplementary statements
(Ticaret) ek mali tablolar
supplementary statements
(Ticaret) destekleyici finansal tablolar
supplementary suctioning
(Tekstil) ilave emme
supplementary target
(Askeri) tali hedef
supplementary target
(Askeri) TALİ HEDEF: Bir top veya bataryaya tahsis edilen asıl hedeften başka bir hedef. Esas hedefler tahrip olunca veya esas hedeflere tesirli atış yapma imkanı kalmayınca, ateş bu tali hedeflere tevcih edilir
supplementary train
ilave tren
supplementary training
(Askeri) TAMAMLAYICI EĞİTİM
additional
{s} biraz daha, ilave edilen, eklenilen
additional
{s} fazladan

Üye olmayanlar fazladan 50 dolar öder. - Non-members pay an additional 50 dollars.

Fazladan detaylar hemen mevcut değil. - Additional details weren't immediately available.

additional
eklenilen
additional
ilaveten
additional
açıktan
additional
ekstra

Planımızın bir sürü ekstra avantajları var. - Our plan has lots of additional advantages.

Ekstra yetenekli insanlara ihtiyacımız var. - We need additional talented people.

additional
ek
additional
{s} ilave

Hızlandırılmış teslim ilave on dolara mal olacak. - Expedited delivery will cost an additional ten dollars.

Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor. - Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.

additional
{s} ilave edilen
additional
{s} katma
be supplementary to
ilave olmak
communication supplementary activity
(Askeri) YARDIMCI MUHABERE FAALİYETİ
communication supplementary detachment
(Askeri) YARDIMCI MUHABERE MÜFREZESİ
Englisch - Englisch
Additional; added to supply what is wanted
being an addition to
{a} additional
Supplementary things are added to something in order to improve it. the question of whether or not we need to take supplementary vitamins Provide them with additional background or with supplementary information. = extra. provided in addition to what already exists = additional
added to complete or make up a deficiency; "produced supplementary volumes"; "additional reading
added to complete or make up a deficiency; "produced supplementary volumes"; "additional reading"
Added to supply what is wanted; additional; being, or serving as, a supplement; as, a supplemental law; a supplementary sheet or volume
functioning in a subsidiary or supporting capacity; "the main library and its auxiliary branches"
{s} serving as a supplement; additional, extra
supplementary angles
A pair of angles that sum to 180 degrees
supplementary benefit
benefits paid to bring incomes up to minimum levels established by law
supplementarily
In a supplementary way; additionally
supplementary.
over and above
supplementarily
in a supplemental manner
supplementary
Favoriten