superiority, benefit, overmeasure

listen to the pronunciation of superiority, benefit, overmeasure
Englisch - Türkisch

Definition von superiority, benefit, overmeasure im Englisch Türkisch wörterbuch

advantage
yarar

O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı. - He took advantage of the opportunity to visit the museum.

Biz bir arkadaşın cömertliğinden yararlanmamalıyız. - We should not take advantage of the generosity of a friend.

advantage
{i} avantaj

Güçlü yen firmamız için avantajlıydı. - The strong yen was advantageous to our company.

Bu teknolojinin avantajı nedir? - What is the advantage to this technology?

advantage
{i} fayda

Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı. - He saw no advantage in waiting any longer.

Fırsattan tam olarak faydalandı. - She took full advantage of the opportunity.

advantage
istifade

Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim. - Let's take advantage of the vacation to go on a hike.

John Bill'in zayıflığından istifade etti. - John took advantage of Bill's weakness.

advantage
üstünlük sağlayan şey
advantage
üstünlük

Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar. - They tried very hard to gain an advantage over one another.

advantage
{i} menfaat
advantage
{i} çıkar

Ama ondan başka bir çıkarım vardı. - But I had another advantage in it.

advantage
yarar kazanımı
advantage
yarar sağla
Englisch - Englisch
{n} advantage
superiority, benefit, overmeasure
Favoriten