Partinin müsrifliği herkesi şaşırttı.
- The lavishness of the party amazed everybody.
Yeterince savurgan bir şekilde para harcadı.
- He spent money lavishly enough.
Emlakçı, Ginza'daki harcamalarında savurgandı.
- The real estate broker was lavish in his spending in Ginza.
Tom çok savurgan bir yaşam tarzı sürdürüyor.
- Tom lives a very lavish lifestyle.
let her have needful, but not lavish, means.