Tom harikulade bir iş yaptı.
- Tom has done a superb job.
Bu müze Kelt dönemi kültürel eserlerinin muhteşem bir koleksiyonuna sahiptir.
- That museum has a superb collection of Celtic era cultural artifacts.
Tom durumu muhteşem şekilde açıkladı.
- Tom explained the situation superbly.
O'nun mükemmel bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok.
- It goes without saying that he is a superb pianist.
Sana hiç söylemediğim tek şey var: Ben bir süper varlığım.
- There is one thing I've never told you: I'm a superbeing!
Harika bir iş yaptın.
- You've done a superb job.