Lincoln Gettysburg gün batımında geldi.
- Lincoln arrived at Gettysburg at sundown.
Şerif Tom'a gün batımına kadar şehir dışında olmasını söyledi.
- The sheriff told Tom to be out of town by sundown.
Asla böylesine güzel bir gün batımı görmedim.
- Never have I seen such a beautiful sunset.
Şimdiye kadar böylesine güzel bir gün batımı gördün mü?
- Have you ever seen such a beautiful sunset?
Tom günbatımına bakarken teneke düdüğünü çalarak rıhtımda oturmayı sever.
- Tom likes to sit on the dock playing his tin whistle while looking at the sunset.
Böyle güzel bir günbatımını hiç görmedik.
- Never did we see such a beautiful sunset.
Gün batımından yaklaşık kırk beş dakika sonra vardık.
- We arrived about forty-five minutes after sunset.
Tom bitkileri sulamayı bitirdikten sonra, o, gün batımının keyfini çıkarmak için veranda da oturdu.
- After Tom finished watering the plants, he sat down on the porch to enjoy the sunset.
Böyle güzel bir günbatımını hiç görmedik.
- Never did we see such a beautiful sunset.
Ne güzel bir günbatımı!
- What a beautiful sunset!
Tom balkonda güneşin batışına bakıyordu.
- Tom was on the balcony, looking at the sunset.
We'll meet by the pier at sundown; don't forget to bring your kazoo.