Hangisi daha kötü bilmiyorum: parçalara ayrılmak veya boğulmak.
- I don't know what's worse: being dismembered or suffocated.
Tom plastik bir torba ile Mary'yi boğdu.
- Tom suffocated Mary with a plastic bag.
Sana tokat atsam bütün şehir makyaj pudrasından boğulacak.
- If I slap you, the whole city will suffocate from face powder.
The hall was suffocatingly crowded.