sufficient; all that is required, needed, or appropriate

listen to the pronunciation of sufficient; all that is required, needed, or appropriate
Englisch - Türkisch

Definition von sufficient; all that is required, needed, or appropriate im Englisch Türkisch wörterbuch

enough
{s} kâfi

O şimdilik kâfi gelecektir. - That will be enough for the time being.

enough
yeter

Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa. - This story is short enough to read in one lesson.

Twitter yeterince iyi değil. - Twitter is not good enough.

enough
{s} yeterli

Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım. - If I had enough money, I would buy that nice car.

Hepimiz için yeterli yiyecek vardı. - There was food enough for us all.

enough
yeterince

Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır. - Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.

Twitter yeterince iyi değil. - Twitter is not good enough.

enough
elverir
enough
çıkışmak
enough
interj. yeter, bıktım
enough
yeteri kadar

Sadece yeteri kadar kaynatılır. - It is boiled just enough.

Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu. - Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?

enough
bes

Bu yiyecek yeterince besleyici değil. - This food's not nourishing enough.

Bu herkesi beslemek için yeterli yiyecek değil. - This isn't enough food to feed everyone.

enough
oddly enough işin tuhaf tarafı şu ki
enough
(İnşaat) yeterli, kafi
enough
{i} yeterli miktar

Bu, yeterli miktardan daha fazla - It's more than enough.

Yetersiz beslenme, yeterli miktarda yiyecek almama anlamına gelen yaygın bir yanlış kavramadır. - It is a common misconception that malnutrition means not getting enough food.

enough
{ü} bıktım
enough
{s} yeterli, kâfi. z. kâfi derecede
enough
I have had enough ofArtık ondan bıktım Burama kadar geldi
Englisch - Englisch
enough
sufficient; all that is required, needed, or appropriate
Favoriten