O felaketten kurtulmaya çalışmak yerine kederi içinde debeleniyor gibi görünüyordu.
- She seemed to be wallowing in her grief instead of trying to recover from the disaster.
Bu sana keder getirecektir.
- This will bring you to grief.
Keder en kötü acılardan biridir.
- Grief is one of the worst sufferings.
Herkes acıyla farklı şekilde baş eder.
- Everybody deals with grief differently.
Kız üzüntüye yenik düştü.
- The girl was overcome with grief.
Çocuğu öldükten sonra, o üzüntüden neredeyse çıldırdı.
- She went nearly mad with grief after the child died.
O felaketten kurtulmaya çalışmak yerine kederi içinde debeleniyor gibi görünüyordu.
- She seemed to be wallowing in her grief instead of trying to recover from the disaster.