sudden fear, sudden terror; horror, something scary or frightening

listen to the pronunciation of sudden fear, sudden terror; horror, something scary or frightening
Englisch - Türkisch

Definition von sudden fear, sudden terror; horror, something scary or frightening im Englisch Türkisch wörterbuch

fright
korkutucu şey
fright
(Askeri) hamule
fright
korkunç kimse
fright
korku

Korkutmamak için onunla nazik şekilde konuştum. - I spoke to him kindly so as not to frighten him.

Karanlıkta yürümekten korkuyorum. - I am frightened of walking in the darkness.

fright
korkutmak

Seni korkutmak istemedim. - I didn't want to frighten you.

Seni korkutmak istemedim. - I didn't mean to frighten you.

fright
{i} gülünç görünüşlü kimse
fright
Iook a fright gülünç olmak
fright
fena giyinmiş olmak
fright
{i} dehşet

Saatlerce dehşete düşürüldükten sonra,sonunda annesi onu kurtardı. - After being frightened for many hours, her mother finally saved her.

İngiltere'deki ayaklanma dehşet verici. - The rebellion in England is frightening.

fright
{i} kılıksız kimse
fright
{i} korkunç tip
fright
dili çirkin şey
fright
{i} ürkme
fright
frighten korkut
Englisch - Englisch
{i} fright
sudden fear, sudden terror; horror, something scary or frightening
Favoriten