Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Şimdiye kadar böylesine güzel bir gün batımı gördün mü?
- Have you ever seen such a beautiful sunset?
Aklında ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok, böylesine olumlu teklifi reddetti.
- I have no idea what he has in mind, rejecting such a favorable proposal.
Bunun bu denli iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
- I don't think this was such a good idea.
Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
- I am surprised that she refused such a good offer.
Böyle bir şey var mıydı?
- Was there such a thing?
Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon.
- They export a lot of fruit, such as oranges, grapefruits and lemons.
Biz güneş ve rüzgar gibi enerji kaynakları kullanacağız.
- We'll use energy sources such as the sun and wind.
Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
- As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
Küçük hayvanlar, örneğin kriller plankton yerler.
- Tiny animals such as krill eat plankton.
Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.
- Tom and Mary went on a safari and saw many animals, such as lions, giraffes, zebras, and hippopotamuses.
I was never in a country such as that.
Waterbirds such as the duck or the gull are common in the area.
Such as have already done their work may leave.
... people who are in such a situation, who don't have the ...
... And I said to myself, "How could that possibly build such a big building and not know that ...