Biraz daha incelikli bir şeye ihtiyacımız var.
- We need something a bit more subtle.
Ben konunun inceliklerini kavrayamam.
- I cannot appreciate the subtleties of the subject.
Onların görüşleri arasında ince bir fark vardı.
- There was a subtle difference between their views.
Onun egzotik parfümünün hoş bir kokusu var.
- Her exotic perfume has a subtle scent.
Thy age confirmed, proud, subtle, bloody, treacherous.
... subtly altered, turned off, or turned on to do bad things. Today, those peripherals might ...