O, bozuk bir kamera buldu. - He found a broken camera.
O, bozuk bir kamera buldu.
He found a broken camera.
Tom bozuk radyoyu tamir etti. - Tom fixed the broken radio.
Tom bozuk radyoyu tamir etti.
Tom fixed the broken radio.
Tutulmamış bir söz hiç verilmemesinden daha iyidir. - Better a broken promise than none at all.
Tutulmamış bir söz hiç verilmemesinden daha iyidir.
Better a broken promise than none at all.