stupid; gross; crass; as, dense ignorance

Englisch - Türkisch

Definition von stupid; gross; crass; as, dense ignorance im Englisch Türkisch wörterbuch

Relevante Übersetzungen

dense

yoğun

Onun çok yoğun bir sakalı var. - He has a very dense beard.

Dünya güneş sisteminin en yoğun gezegenidir. - Earth is the densest planet of the Solar System.

dense

{s} sık (orman, saç v.b.)

dense

anlaşılması güç

dense

kesif densely kesif bir surette

dense

{s} sıkışık

dense

tıkız

dense

mankafa

dense

susak

dense

(orman) sık

dense

aptal

dense

kalabalık

dense

kalın kafalı

Tom, Mary'nin ne kadar kalın kafalı olduğuna inanamıyor. - Tom can't believe how dense Mary is.

dense

{s} anlaşılması güç, ağır (yazı)

dense

{s} negatifi şeffaf olmayan [fot.]

dense

{s} yoğun, kesif

dense

kırılma kuvveti çok olan şeffaf olma

dense

(Mukavele) sık, yoğun

dense

(sıfat) sıkışık, yoğun; kalın; koyu; sık; kalın kafalı; negatifi şeffaf olmayan [fot.]

dense

{s} foto. koyu (negatif)

Englisch - Englisch

Definition von stupid; gross; crass; as, dense ignorance im Englisch Englisch wörterbuch

dense

Silbentrennung

stupid; gross; crass; as, dense ig·no·rance