Sami bir şok silahı satın aldı.
- Sami bought a stun gun.
Gerçekten çekici görünüyorsun.
- You really do look stunning.
Herkesin ağzı açık kalmıştı.
- Everybody was stunned.
Ben konuşmak için çok serseme dönmüştüm.
- I was too stunned to talk.
Tom serseme dönmüş görünmüyordu.
- Tom didn't seem stunned.
Tom öyle sersemledi ki zorlukla konuşabiliyor.
- Tom is so stunned he can hardly speak.
Onun güzelliği ile sersemdi.
- He was stunned by her beauty.
Mary şaşırtıcı bir şekilde güzel.
- Mary is stunningly beautiful.
Alice çok güzel bacaklara sahip.
- Alice has stunning legs.
Tom sersemlemiş ama mutluydu.
- Tom was stunned, but elated.
Tom cevap veremeyecek kadar çok sersemlemişti.
- Tom was too stunned to reply.
Bina kesinlikle çarpıcı.
- The building is absolutely stunning.
O elbise onun üzerinde çarpıcı görünüyor.
- That dress looks stunning on her.
Şu elbise üstünde çok güzel görünür.
- That dress looks stunning on you.
Alice çok güzel bacaklara sahip.
- Alice has stunning legs.
In many European countries cattle have to be stunned before slaughtering.
He stood there stunned, looking at the beautiful, breath-taking sunrise.
That film was stunning.
That woman is stunning!.
The stunning jolt from the Tazer gun made the criminal stop fleeing.
She was stunningly beautiful. I couldn't take my eyes off her.