Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Dilleri incelemek inanılmazdır.
- Studying languages is incredible.
Teste çalışmak için evde kaldın mı?
- Did you stay home to study for the test?
O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
- I'll have to study ten hours tomorrow.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
1937'de bir kamu oyu araştırması yapıldı.
- A public opinion study was made in 1937.
Bir araştırmaya göre her yıl 53.000 Amerikalı pasif içicilik sonucu ölüyor.
- A study reports that 53,000 Americans die each year as a result of secondhand smoke.
Erkek kardeşim hukuk öğrenimi için Amerika'ya gitti.
- My brother went to the United States to study law.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı.
- He built an observatory to study the stars.
Tom yaşamını bu olguyu incelemeye adamış.
- Tom devoted his life to the study of this phenomenon.
Babam bir garajı bir çalışma odasına dönüştürdü.
- My father converted a garage into a study.
Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
- He often shuts himself up in the study and writes things like this.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
- Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.
- You must study hard and learn many things.
Almanya'da öğrenim görmek istiyor musun?
- Do you want to study in Germany?
Neden yurtdışında öğrenim görmek istiyorsunuz?
- Why do you want to study abroad?
Biz aynı sınıfta İngilizce öğrenimi görmekteyiz.
- We study English in the same class.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
On aydır Çin'de okumaktayım.
- I've been studying in China for ten months.
Yurtdışında okumaya karar verdim.
- I decided to go abroad to study.
Neden yurtdışında okumak istiyorsunuz?
- Why do you want to study abroad?
On aydır Çin'de okumaktayım.
- I've been studying in China for ten months.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- He went to Italy in order to study music.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
- Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.
- I recommend you try studying a bit harder.
Kütüphanede çalışmayı denemek isteyebilirsin.
- You might want to try studying in the library.
Bilimin gerçek tanımı, dünyanın güzelliğini araştırmaktır.
- The real definition of science is that it's the study of the beauty of the world.
Profesör Kay kırk yıldır böcekleri araştırmaktadır.
- Professor Kay has been studying insects for forty years.
Öğretmenin konuşması, Mary'nin daha sıkı çalışması için gayrete getirir.
- The teacher's talk stimulates Mary to study harder.
Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
- I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
İngilizce çalışmaya ne zaman başladınız?
- When did you begin studying English?
Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
- If he studied hard, he could pass the exam.
Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
- If she studied hard, she could pass the test.
Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
- Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
Japonca derslerini daha sıkı çalışmak zorundasın.
- You have to work harder on your Japanese studies.
Zamanımın çoğunu Fransızca çalışarak geçirdim.
- I spent a lot of my time studying French.
Geriye dönüp bakıldığında, Keşke Tom çalışarak daha fazla zaman harcasaydı.
- In retrospect, Tom wishes he had spent more time studying.
Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
- But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
Niçin çok İngilizce çalışıyorsun?İngilizce öğretmeni olmak için.
- Why are you studying English so hard? To be an English teacher.
Marko yalnızca İngilizce değil Almanca da okudu.
- Mariko studied not only English but also German.
Kuşların uçuşunu okudu.
- He studied the flight of birds.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar davanın bu olmadığını göstermektedir.
- Recent studies suggest that this is not the case.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Benim çalışmalar tamam olacak.
- My studies are going okay.
Çalışmalarımda bir mola sırasında televizyon izledim.
- I watched television during a break in my studies.
Biologists study living things.
I need to study my biology notes.
The study of languages is fascinating.
Thenne the kyng sat in a study and bad his men fetche his hors as faste as euer they myghte.
I study medicine at the university.
He studied the map in preparation for the hike.
I made a careful study of his sister.
My study was to avoid disturbing her.
This study abroad program is a lot less structured than most others I've looked at.
The supervising teacher's stern expression at the front of the drab study hall left little doubt that no nonsense would be tolerated there.
He finished drafting his essay in study hall.
dealing with the particular study/system of concern.
Finding that Holmes was too absorbed for conversation, I had tossed aside the barren paper, and leaning back in my chair, I fell into a brown study. Suddenly my companion's voice broke in upon my thoughts.
Ah! sighs the little widow, I absolutely don't know how I am! With all this professional jargon, and nothing but 'quick study' and 'lines,' in one ear; and 'left upper' and 'right lower,' in the other, I am almost distracted!.
Gilpatric assumed that his own prior experience would give him an early advantage over McNamara, but this proved erroneous, as McNamara was a quick study and soon got a fix on the management and organization of the Defense Department.
My boyfriend is taking media studies.
... the study of populations of humans and non-human species that includes viruses like influenza, ...
... study has shown the people in the middle-class will see $4,000.00 per year in higher taxes ...