Tom bu konuda çok güçlü hissediyor.
- Tom feels very strongly about this.
Bu konuda çok güçlü hissediyorum.
- I feel very strongly about this.
Kendinize başka bir avukat bulmanızı kuvvetle öneriyorum.
- I strongly suggest that you get yourself another lawyer.
Öldükten sonra tekrar canlanmaya kuvvetle inanıyorum.
- I strongly believe in respawn after death.
Kyoto'yu ziyaret etmeni şiddetle öneriyorum.
- I strongly suggest you visit Kyoto.
Tavsiyemi dinlemenizi şiddetle ısrar ediyorum.
- I strongly urge you to follow my advice.
Onun yalan söylediğinden son derece şüphelendim.
- I strongly suspected that he had been lying.
Son derece büyükannesine benzer.
- She strongly resembles her grandmother.
Türkiye, Yunanistan'dan daha güçlüydü.
- Turkey was stronger than Greece.
O, iyi bir çocuktur ve güçlüdür.
- He is a good boy, and he is strong.
Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
- A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar kuvvetlidir.
- A chain is only as strong as its weakest link.
Biz pek çok konuşmadık.
- We didn't talk very much.
Mike hayvanları çok fazla severdi.
- Mike liked animals very much.
Tom konserden çok fazla hoşlanmadı.
- Tom didn't enjoy the concert very much.
Tom'un içkisi seninkinden ya da benimkinden daha sert.
- Tom's drink is stronger than yours or mine.
Rüzgar hâlâ sert esiyor.
- The wind still blows strongly.
Mukavva, kağıttan daha mukavemetlidir.
- Cardboard is stronger than paper.
Bu çay çok demli. Biraz su ekle.
- The tea is too strong. Add some water.
Demli ve koyu kahvemi sevme tarzımdır.
- Dark and strong is how I like my coffee.
Daha sıkı çalışmanı kuvvetle öneririm.
- I strongly suggest that you study harder.
Onun el sıkışması çok güçlü.
- His handshake is too strong.
Yapı bu kadar ağırlığı taşıyacak kadar güçlü değil.
- The structure isn't strong enough to support that much weight.
Bu merdiven benim ağırlığımı taşıyacak kadar güçlü mü?
- Is this ladder strong enough to bear my weight?
Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.
- They began with a strong attack against the enemy.
Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
- A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
Ahır küçüktü ama sağlamdı.
- The barn was small, but it was strong.
Bu ipin yeterince sağlam olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think this rope is strong enough?
İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.
- The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady.
O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur.
- He speaks English with a strong German accent.
O, dürüst, güçlü ve kararlar vermek için istekliydi.
- He was honest, strong, and willing to make decisions.
O ürkek görünüyor, ama o aslında iradeli bir kişidir.
- She seems timid, but she's actually a strong-willed person.
Mary çok iradeli bir kadın.
- Mary is a very strong-willed woman.
Boğa boğa güreşçisinden daha güçlüdür ama o neredeyse her zaman kaybeder.
- The bull is stronger than the bullfighter, but he almost always loses.
Bu kahve benim için çok koyu.
- This coffee is too strong for me.
Babam koyu kahveyi sever.
- My father likes strong coffee.
Kyoto'yu ziyaret etmeni şiddetle öneriyorum.
- I strongly suggest you visit Kyoto.
Bunu şiddetle tavsiye ediyorum.
- I recommend it strongly.
Britanya halkı köleliğe kuvvetle karşı çıktı.
- The British people strongly opposed slavery.
Öldükten sonra tekrar canlanmaya kuvvetle inanıyorum.
- I strongly believe in respawn after death.
His reply was strongly suggestive of a forthcoming challenge to the governor.
In the third race, Renowned Blaze finished strongly to show, paying six dollars.
The man was nearly drowned after a strong undercurrent swept him out to sea.
Jake was tall and strong.
a strong verb.
The enemy's army force was five thousand strong.
He is strong in the face of adversity.
... vigil but I strongly believe our leadership and our security ...
... when an emotion hits you strongly, it doesn't matter if you're in front of 20,000 people, ...